Sayfalar

25 Ocak 2012 Çarşamba

Siyah keçeden bardak altları


Bir müzik tutkunu olarak elimde keçeyi laser ile dilediğim tasarımda kestirebilmek gibi bir olanak varken bunu yapmamazlık edemezdim. Benim için -tabii ki pek çoğumuz için olduğu gibi- müzik günlük hayatımın bir parçası. Öyle topluluklar, öyle şarkılar ve öyle sanatçılar var ki vaz geçilmezdirler. İşte kendimce vaz geçilmez bulduğum bu şarkıların, müziklerin bazılarının eşim grafik tasarımını yaptı. Laserle kesildiler ve sonrası işte karşınızda.






İşlerimde hep Batı müziği seçmem sadece bir tesadüf ve galiba daha kolay olduğu için. Türkülerin ayrı bir yeri vardır mesela dağarcığımda. Evde sazım ve gitar (eşimin) yanyana dururlar. Saz çalmayı da severim. Fakat türkü söylemek çok yaptığım bir şey değil nedense. Çalmayı tercih ediyorum.   



Hızımızı alamayıp bu bardak altları için bir kutu bile yaptık. Resimde bu kutunun taslak halini görüyorsunuz.

Sıra siparişleri almak ve üretime geçmekte :)

Selamlar...

23 Ocak 2012 Pazartesi

Kadife Mor Kese

Melek kartları için dikilen kadife kese

Bu kese arkadaşım Seyran'ın melek kartlarını koyması için, onun "kadife ve mor olsun, bir de her türlü melek motifi kabulümdür" şeklinde tarifi üzerine tarafımdan tasarlanarak dikildi. Meğer kolay gibi görünen bir keseyi dikmek bile, eğer önceden kalıp çıkarmadan kumaşı keserek yapmaya kalkışırsanız ne zormuş! 

Bu ilk denememdi. O yüzden kesenin kenarlarını dikmeden önce büzgü kısmının temiz bir şekilde tamamlanması sorununu çözmek gerektiğini ancak kesenin kenarlarını diktikten sonra  fark edebildim. Bu arada belirtmeliyim ki bu "melek kartları" da ne demek, bilmiyorum. Merak edip inandığım bir konudur melekler. Bu yüzden önce bu keseyi sevgili Seyran'cığıma bir vereyim, melek kartlarını da soracağım. Sizlere de aktarırım.






20 Ocak 2012 Cuma

Laleler ve Yapraklardan Duvar Süsü


Bu duvar süsünü keçeden kestirdiğim lale ve yaprak motifleriyle tasarladım. Ortasına ayna koymayı düşünüyordum fakat bu kuş motifi çok sevimli göründü gözüme ve yaprakların, lalelerin arasında bir de kuş olsun dedim. Tasarımımda aşağı sarkan boncuklar da var ama bir türlü boncuk beğenemedim, bu yüzden de bekliyorum. Elbet bir yerde bir boncuk gözüme takılacak ve "tamam, işte bu" diyeceğim.



Bu duvar süsünün zemini olan krem rengi keçeyi elimle iki kat olarak kestim ve arasında elyaf koyarak kalınlaştıracağım, sonra kenarlarını dikeceğim. Şöyle bir bakınca hep işlerimi tamamlamadan buraya koyduğumu görüyorum.  Tamam söz,  bundan sonra bitmeden koymayacağım.

Kalpli Örtü


Dikiş makinemle ilk aplike çalışmam. Bu çiçek motiflerini daha önce bir gönderimde yayınlamıştım. Bu motifleri pembe polar bir kumaşın üzerine aplike yapmaya çalıştım. Fakat ilk denemem olduğu ve daha önce hayatımda dikiş diye bir mevhum olmadığı için doğal olarak hataları var. Örneğin siyah çiçek motifinin kenarlarında aplike dikişi doğru yerde değil. Resimde görülmüyor ama pembe çiçek motifinin iki yerinde de aplike dikişi dışarıdan geçmiş, çiçeğin kenarına denk gelmemiş.

Neyse, deneye deneye öğreneceğim artık.

Bu aslında bir örtü değil gazetelik aslında, hava kapalı ve resimler iyi çıksın diye balkon masasının üzerinde çektim fotoğrafları. Sizlerle paylaşmak için sabırsızlandığım için bu haliyle yayınlıyorum. Bitince yeniden yayınlarım. 





18 Ocak 2012 Çarşamba

Ağaçlarım

Keçeden kesilen ağaç motifi
Evimizin civarında, bahçede ve çevremde ağaçlar olduğunda kendimi güvende hissediyorum ben. Uykumdayken bana bilgelik fısıldadıklarını, üzüntülüysem sevgiyle sarmaladıklarını filan zannediyorum.



İşte bunlar da ağaçlarım. Bu ağaç motifleri beni etkiliyor. Çok seviyorum onlara bakmayı ve işlerimde kullanmayı. Hani nerde işlerin diye soruyorsanız, sırayla onları da bloğuma ekleyeceğim.

Bu desen, çektiğim resimdeki sakız ağacına bakarak oluşturuldu.


Ağaçların altına yazı yazmak da mümkün, laserle kestirdiğinizde...

Sizin de yanınızda yörenizde hep ağaçların olması ve onların sevgisiyle, bilgeliğiyle sarmalanmanız dileğiyle...

17 Ocak 2012 Salı

Beatles temalı organiser - düzenleyici


Beatles temalı organiser - düzenleyici


Sonunda bitti ve ben tüm sabırsızlığımla yarını bekleyemeden bu taze dikilmiş organiser'ı bloğumda paylaşmak istiyorum. Yeni bir dikiş makinesi almıştık geçen ay. Burada bahsetmeye cesaret edemedim, ya başaramazsam bu makineyle dikiş dikmeyi diye aklımdan geçirdiğim için. Gördüğünüz gibi daldan dala atlayarak her bir şeyi yapmak istiyorum. Keçe, kumaş, transfer baskı, dikiş birbirine karışmış durumda. Olsun, ben Alice Harikalar Diyarında masalındaki gibiyim Allah sizi inandırsın.

                                                    

İşte bakın, kendimi bildim bileli favori müzik topluluğum olan Beatles'ın resimlerini bile üzerine basmayı başararak üstelik de dikerek çok severek kullanacağım bir organiser yaptım!

Ben hala -özellikle bunalımlı zamanlarımda- Beatless dinlerim biliyor musunuz? Sözlerini ezbere bildiğim ve kendi kendimeyken veya araba kullanırken zaman zaman bağıra bağıra söylediğim şarkıları vardır Beatles'ın.

Yarın gün ışığında bir kaç fotoğrafını daha çekeceğim ve burada paylaşacağım sizinle.




Bu henüz tamamlamadığım "Radiohead" temalı organiser

16 Ocak 2012 Pazartesi

"Blogger deyip geçme"



Bu başlık 13 Ocak tarihli Haber Türk Gazetesi yazarı Pınar Reyhan Özyiğit'in yazısının başlığı. İlgiyle okuduğum bir yazı oldu. Siz de okumak isterseniz buraya tıklayın.

Yazıda iyi bir blogger olmak için ipuçları da var. Aile ve Kadın kategorilerinde bol ödüllü bir blogger olan İrem Erdilek'in sıraladığı ipuçları bunlar. Aşağıya alıntılıyorum:

. İçeriğin kaliteli, ilgi çekici olması ve mümkün olduğunca anlaşılır bir dille yazılmış olması gerekiyor.
. Öncelikle blogunuzun ne hakkında olacağını belirleyin. Tek bir konu etrafında mı, yoksa her aklınıza geleni paylaşacağınız bir blog haline mi getireceksiniz?
. Tasarım. Çok profesyonel olmak zorunda değilsiniz. Ücretsiz servislerde yüzlerce tema seçeneği var. Hem bloga uygun, hem de okuyucuyu zorlamayan bir tema bulmaya gayret edin. Yazı tipi, arka plan görüntüsü gözü yormamalı.
. Kategorilendirmeyi akıllıca yapmalı. Çok genel veya çok detaya inmeden, blogun konusuna uygun ayrıştıracağınız kategoriler bulun.
. Yazıların başlığına dikkat! En az içerik kadar önemlidir. Okuyucunun dikkatini çekmeli, yazının konusu hakkında da ipucu vermeli.
. Hakim olduğunuz dilde yazın. Blog yazmak için edebiyatçı olmanıza gerek yok ancak dilbilgisi ve yazım kurallarına uymadığınız takdirde okuyucu kaybedersiniz. Bağlaç olan -de, -da ve -ki'yi ayrı yazmayı unutmayın.
. Yazım tarzınız olsun. Gün geçtikçe daha iyi yazmaya başlayacağınızı siz de fark edeceksiniz. Edebi bir dille yazmaya uğraşmak yerine vermek istediğiniz fikri doğru kelimelerle ve anlaşılır bir şekilde yazıya dökmek çok daha etkili ve kolay bir yötemdir.
. Blog okuyucusu çabuk sıkılır. Çok uzun yazıların sonunu getirmekte zorlanabilir. Eğer bir kaç ayrı yazı haline getiremiyorsanız sık sık paragraf yapmayı, yazı içinde görsel araçlardan yararlanmayı ihmal etmeyin. Grafik, çizim, fotograf... ne olursa.
. Okuyucuların yorum yapmasını sağlamaya çalışın. Yazının sonunda okurun fikrini alın, "Siz ne düşünüyorsunuz?" gibi cümleler kurun.
. Sık sık güncelleyin. Mümkünse haftada 2-3 kere, belki daha fazla. Ayda bir kere uğrayacağınız bloğu kimse takip etmez.. Okuyucu devamlılık ister, düzen ister.
. Çalıntı veya kopyala-yapıştır içerikten uzak durun. Eğer bir basın bülteni ise paylaşacağınız, mutlaka başına tanıtıcı bir yazı olduğunu belirtin.
. Paylaşın. "Ben kendim için yazıyorum, kimse okumasın" demeyin. Herkes yazdıkları okunsun ister, bu bir gerçek. Daha fazla okuyucuya ulaşmak için sosyal medya önemli bir araç. Facebook, Twitter, Google+  gibi platformlardan yararlanın.
. Bırakılan yorumlara mümkün olduğunca cevap verin.
. Blogunuzu tanıtın. Buun için diğer blogları sık sık ziyaret edin. Hoşunuza giden yazılara yorum bırakın. Blog sahibi ve diğer okuyucularla diyologa girin. Bu sık sık ziyaret edilmenizi sağlayacaktır.
. Samimi olun. Yazdıklarınızda samimiyet çok öemli, okuyucularınız sizin samimiyetinize inadıkları sürece sizi okurlar.

14 Ocak 2012 Cumartesi

Yapraklarım

Keçeden kestirilen ve ütüyle yapışan yaprak motifi.

İşte keçeden kestirdiğim ve arkası yapışkanlı yapraklarım. Bu motifler işimi çok kolaylaştırıyor ve bana zaman kazandırıyor. Kesmek yerine tasarlamak daha keyifli. Fakat az sayıda kestiremiyorum, kestirdiğim zaman çok sayıda kestiriyorum yoksa kesmiyorlar. Bu yüzden ben de elimde kalanları değerlendirmek ve belki sizlerden birilerinin işine yarar düşücesiyle satılması için pasajıma koydum.

Yaprakların büyük, orta ve küçük boy olmak üzere üç boyu var ve her boydan bir tane olmak üzere toplam üç adedini beraber veriyorum. Bu yapraklardan satın almak isterseniz Bana e-posta gönderin.

Keçeden kestirilen ve ütüyle yapışan yaprak motifi.


Keçeden kestirilen ve ütüyle yapışan yaprak motifi.

Keçeden kestirilen ve ütüyle yapışan yaprak motifi.

Keçeden kestirilen ve ütüyle yapışan yaprak motifi.

Keçeden kestirilen ve ütüyle yapışan yaprak motifi.


12 Ocak 2012 Perşembe

Keçeden Kesilmiş Motifler 3

Kırmızı keçeden kesilmiş çiçek motifi

Fotoğraflarını bugün çekebildiğim için ancak şimdi blogumda yer verebildiğim keçeden kesilmiş motiflerim.
Mavi keçeden kesilmiş çiçek motifi
Siyah, fuşya pembe, mavi ve gri renklerdeki motifler birarada

Siyah keçeden kesilmiş çiçek motifi


Fuşya pembe renkte keçeden kesilmiş çiçek motifi




11 Ocak 2012 Çarşamba

Dün İstanbul'daydım


Bakırköy'den Kadıköy'e deniz otobüsü ile gitmek sadece 20 dakika sürdü.
Resim Cumhuriyet Gazetesi arşivinden alınmıştır.  

Dün kızkardeşimle beraber günübirliğine İstanbul'daydık. Onun işle ilgili bir ziyaret için İstanbul'a gitmesi gerekiyordu, ben de İstanbul'da Yeditepe Üniversitesi'nde öğrenci olan oğlumu görmek istiyordum. Bodrum'dan sabah 10:30 uçağı ile İstanbul Atatürk Havaalanı'na vardık. Akşam 19:30 uçağıyla dönmek için havaalanında buluşmak üzere sözleşerek o Maslak'a ben Kadıköy Starbucks Cafe'ye gitmek üzere ayrıldık.

Havaalanından Bakırköy'e taksi ile gittim ve 12:20'de kalkacak olan Kadıköy - Bostancı deniz otobüsüne yetiştim. Kadıköy'de indiğimde her taraf inşaat halindeydi ve sağ tarafımda bir heykel dikkatimi çekti. Elinde bir balık tutan, giyimine ve haline baktığımda "Allah Allah" dedirten bir heykel. Hava soğuk ve yağmur çiseliyor olduğu için fazla inceleyemeden, hızlıca yanından geçtim. Sağında solunda bu heykeli kim ne zaman yapmış bir yazı, bir plaket göremedim. Yolun nerede olduğunu bulmaya çalıştım.Etrafa bakınırken karşımda "Kadıköy Şehremaneti" binasını görünce kendimi ona uzun uzun bakmaktan alamadım. 

Kadıköy Şehremaneti Binası.
Bu bina 1914 yılında mimar Terziyan tarafından yapılmış. Binanın yapılmış olduğu alana o zamanlar  Kumluk denilirmiş. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti, İngilizlerin askerlerini bu binanın da bulunduğu Kumluk'ta yaptıkları barakalara yerleştirmesine mani olamamış. Mayıs 1919'da İzmir işgal edildiğinde halk bu Kadıköy Şehremini binası önünde toplanarak protesto etmiş. Binanın balkonuna Hüseyin Suat Bey, Ahmet Kemal Bey, Fahrettin Hayri Bey, Münevver Saime ve Halide Edip Hanımlar çıkarak heyecanlı konuşmalar yapmışlar, şiirler okumuşlar.

Ben yolun karşısına geçmek için bu güzel binanın bahçesine girerek arkasından dolaşmak zorundayım ve böyle zorunluluğa can kurban diyorum. Çünkü bu sayede binanın bahçesindeki ağaçları yakından görmek fırsatını buluyorum. Ne ağacı olduklarını bilmiyorum fakat bu kalın gövdeli ağaçların etraflarına yaydığı güçlü titreşimi hissediyorum.

Karşıya geçip Starbucks Kafe'ye oturduğumda saat daha 13:00 bile değil. Oğlum da birazdan geliyor, bir iki saat boyunca sohbet ediyoruz. Ona benim ve annemin yaptığı yaprak sarmalarını, peynirli poğaçaları veriyorum. Sonra o yurduna ben vapura gitmek için vedalaşıyor ve ayrılıyoruz. 16:20 Kadıköy Bakırköy deniz otobüsü ile Bakırköy'e oradan da havaalanına gidiyorum. Saat 17:15'te havaalanındayım. Kızkardeşim de geldikten sonra 19:30 uçağına biniyor, günün anlam ve önemiyle beraber dedikodusunu da yapıp Bodrum'umuza varıyoruz.

İnsanoğlu kuş misali işte...